11 Ağustos 2017 Cuma

Üniversite içinden sesleniyorum! Tavsiyedir..

Üniversiteye yeni başlayanlar için türlü tavsiyeler vardır elbette.

Lakin hangisine itibar edelim, ya da kime ve neye göredir bu tavsiyeler diye bi miktar yersiniz kendinizi.
Bu içten içe yürüyen, zihne baskılayıp olay günü kalbe yürüyen heyecana ayak uydurunuz.  Bu heyecan kısacık bi müddet sonra geçecek ve yerini olabildiğince yavşak duygulara bırakacaktır. ( bkz yavşak; yılışık duygular)

Yani diyeceğim şu ki; o heyecanı dibine kadar yaşayın, telaşlanın, az bi korkun, gerilin ve sonunda kendinizi oraya atın!





*En temel kural “çömez imajına mani olmak” .. Bunun için kısa süreliğine yüksek özgüvenliyi oynayabilirsiniz. Yürüyüşünüzü değiştirip elinize alabileceğiniz coffee bi tık ilerlemenize sebep olacaktır.
*Az konuşun ama öz olsun, ortamda birilerine mutlak laf sokup akıllarda kalmaya sebep olun. ( tasvip etmesemde)
*Gördüğünüz her kıza asılmayın, kısa sürede adınız çıkar istediğiniz itibarı kaybeder ve hafife alınırsınız.
*Çirkin deyip beğenmediğiniz kızlar, ilerleyen günlerde tüm ders notlarınızı dileneceğiniz en iyi arkadaşlarınız olacaktır. Tatlı davransaydınız iyiydi..








*Tavsiyeleri dinleyin ama her ortam ve üniversite işleyiş ve idari bakımdan farklılıklar gösterir o yüzden akışına bırakın.
*Hocaların sizin için kıymetini bi bilseniz asla ilk gün dahil böyle artistlikler yapmazdınız J notlarınızı bilgisayara onlar işler, sizi dahi işlerrr : )
*Öğrenci kimliğinizin bu cumhuriyette en kıymetli şey olduğunu unutmayın, sahip çıkın!
*Öğrenci işleri, SKS, hatta rektörlükten dostluklar edinin. Börek, çörek, memleketten gelen giden erzakları serin önlerine. İşlerinizin haftalar sonra bitmesini istemiyorsanız arkadaş, abla, abi iyidir : )
*Kopya vermezseniz alamazsınız bunu unutmayın. ( o yüzden hiç o işlere girmeyin : )
*Entellektüel sohbetler açın, bu sohbetleri hocalarınızın yanında gerçekleştirin.
*Öyle hemen mezun olmalıyım triplerine girip, o caaaanım ve hayatta belki de bi kez yaşayacağınız öğrencilik yıllarını bitirmeye aceleci olmayın.
*Sevdiğiniz ve katiyen gelecek vaat ettiğine inandığınız bölümü tercih edin. Mahalle baskısı bu ortamda size iyi gelmeyecektir.
*Part time işlere sıcak bakın, o harçlık asla yetmeyecek!

Onlarca daha tavsiye sıralarız genç beyinlere.. lakin mezun olduktan sonra adam olmayacaksanız, mezuniyet olmadan da adam olunabileceğini, diplomanın bi çok kişi için sadece bir kağıttan ibaret olduğunu unutmayın.

Bi miktar evlilikte yapılan devlet nikahına da benzer aslında durum. O imza atılınca hiç bir şey değişmez sadece bir belge  vardır elde ve bazen o belgenin rehaveti ile türlü şımarıklıklar da rahatlıklar yapılır ya da bazı zamanlar hakkı verilemez!
Elinizdeki belgeyi severek alacaksanız alın yoksa memleketin çiftçiye de inşaat işçisine de ihtiyacı var.
Kendinizdeki yeteneği keşfettiğiniz tüm sahneleri kayda alın. Sabırla zamanını bekleyin ve zamanı geldiğinde yani gelişim süreci devam ettikçe ortaya atın o meziyetleri.
Çoğu zaman kendimizdeki (genellikle yaradılıştan gelen) “sihirler “ bi yerde kalır ve birileri keşfedemezse pas tutar . Buna müsaade etmeden kendi başımızın çaresine de bakmamız gereken zamanlar yaşayabiliriz.

Haddi aşmadan, başarı duyulan tecrübeye saygı duyarak olgunlaşsak.. “Mükemmel” olmak uğruna bi sürü enkaz bırakıp yükselmektense “iyi” olup itibar kazanmanın, güzel konuşulmanın keyfini yaşasak?

Bi düşünün ve mevcut üniversitelerinizin keyfini çıkarırken hayallerinizi hedeflerinizi ve en önemlisi vizyonunuzu geride bırakmayın.
Diğer tavsiyemde; Kitap okumanın mucize bi terapi olduğunu bilip tüm söylemleri tüm fikirleri okumak konusunda cesaret gösterdiğimiz sürece daha kıymetlisi ne olabilir..
Son satırımda diyebileceğim; Düşünmeden okumak, hazmetmeden yemeğe benzer.

Sevgiler, saygılar efendim.









12 Mayıs 2017 Cuma

Anneme Mektup..

İlk öğrendiğim, ilk ağzımdan çıkan harf gibisin Anne..


Işığın ve yörüngenden hiç çıkmak istemedim, ama çıktım.. İlk bana dokunan o pamuk ellerin, mis kokunla seni içime çektim kokunla kal içimde diye. Dünyanın en büyük derdi gelse sen çözersin, sen halledersin anne.!
Anneannemlerin oturduğu binadaki evimizde musluk değiştirirken seni gördüğümde, her akşam yemek yaparken, yeni taşındığımız evde badana yaparken, işe giderken, bana kıyafetler dikerken, saçlarımı örerken seni her gördüğümde aslında yapman gereken neydi bi türlü çözemedim.
Tüm bunları yapması gereken sen miydin? Yoksa sen sadece bana ve bize dair her şeye sadece gönüllü müydün? Yoksa tüm bunların karşılığı mıydı annelik?
Tüm evin ve bizim hakimiyetimizi senin o minicik bedenin bunca yıl nasıl kaldırdı? Üzdüklerinde neden ve nasıl susabildin?
Her defasında bıkmadan hayallerimi dinlerken heyecanıma aynı heyecanla coşkuyla ortak oldun. Onca işinin gücünün içinde her hafta sonu beni o büyük deneyimim “Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğine” götürdün tam 8 yıl.
Hiç bıkmadın beni dinlemekten. Gözümün ışığını senin, sadece senin gözlerinde görebildim annem!
Birlikte yaşadığımız en büyük acıda da sana ortaktım! Seni en yüce annelik sabrına erdiren o makam, o derin özleme sebep ayrılık bizi dağıtmadı annem , şükürler olsun.. Ağlardın sen, bende aylarca sokakta yanımdan geçen arabaya dahi bağırdım, bana bir şey olursa annem ne yapar dikkat et diye diye..
Senin göz yaşın her şeyin önüne geçti sonra. Ve anlamaya başladım; ne kadar nefesin olduğumuzu, ne kadar bizle yoğrulup aslında tüm benliğini bize adayarak kendini tamamen unuttuğunu..
Günler, yıllar geçti seni dinlemeye başladım. Dinledim, sohbetlerine, tüm uyarılarına zaman zaman karşı gelip kırdım ve sonunda kırıldım! Canım acıdığında kendime üzülmeyi bıraktım sana üzüldüm sonra.. Benden daha acı çektiğini ise ancak oğlum dünyaya geldiğinde anladım.
Sana verebileceğim en büyük hediyem buydu, ancak bu geldi elimden.. Anneanne oldun iyi mi : )
Seni dinlemediğim her şey için çok pişmanım! Ama sende pişman ol emi, şarkı söylememe engel olduğunuz için :)

Sizi çok seviyorum güzel kalpli tüm anneler.. Siz en güzel okul ve en kıymetli hazinesiniz..
💗❤❤